Ohri’den akşam 20.30 otobüsüyle başlayan yolculuğum 23.20 gibi otelimin önünde sonlansa da yeni bir şehre, yeni bir keşfe ilk adımımı atmış oldum. Üsküp (Skopje) Makedonya’nın başkenti 1392 yılında Osmanlı İmparatorluğu himayesine girdikten sonra birçok tarihi yapı imar edilmiştir. Vardar Nehri’nin ikiye ayırdığı şehirde, tarihi yerler çoğunlukla Türk tarafında, yeni modern yapılar ise karşı tarafta yapıldığı için şehirde İnşaat çalışmaları halen devam ediyor. Kentte yapılan yeni binalar, heykeller, kiliseler, Osmanlı tarihi ile kültürel bir çatışmanın içinde olunduğunun açık göstergesidir. Asıl amacın Osmanlı Kültürünü tamamen yok saymak olduğunu üzülerek söyleyebilirim. Maalesef ülke olarak kendilerini kandırıyorlar diyelim ve şehir turuna çıkalım.
Sultan II. Murat Camii ve Saat Kulesi (Ottoman Clock Tower) (Султан-муратова џамија):
Çarşının dışında yüksekte bulunan bir camidir. Akşam namazı saatine doğru gittiğim için cemaat ile sohbet etme şansım oldu. Avlusunda Osmanlı döneminde yapılan Saat kulesi nedeniyle Saat Camisi olarak da biliniyormuş ayrıca saat kulesinin Osmanlının yaptığı ilk saat kulesi olduğunu da Cami’nin imamından öğrenmiş oldum. 1436 yılında yapılan cami ile 1500’lü yıllarda yapılan saat kulesi orjinalliğini kısmen de olsa korumaktadır. Makedonya’da gördüğüm camiler arasında en eski ve en sade Camilerden biri olduğunu söyleyebilirim. Aslına uygun bir restorasyon ile çok daha sağlam bir hale dönüşebileceğini düşünüyorum.
İsa Bey Camii ( Џамијата Иса Бег Džamijata Isa Beg ):
Sultan II. Murat Cami’ninde çıktığınızda karşınıza İshak Bey Türbesi çıkar. Kabir taşında; Hüve’l Baki Üsküp Fatihi Paşa Oğlu İshak Bey yazıyor. İshak Bey balkan yarımadasında Osmanlı İdaresinin yerleşmesi ve güçlenmesinde en fazla paya sahip olan kişidir. İshak Bey Türbesini ziyaret ettikten sonra aşağıya doğru indiğinizde İsa Bey Camisini göreceksiniz. İsa Bey Üsküp tarihinde çok önemli bir yere sahip olduğu için Caminin ön tarafına büyük harflerle ismi yazılmıştır diğer camilerde böyle bir yazı bulunmamaktadır. Ayrıca Caminin avlusunda ünlü şairimiz Üsküplü Yahya Kemal Beyatlı’nın annesinin mezarı bulunmaktadır. Bu ziyaretleri yaptıktan sonra rotanızı Türk çarşısı diye adlandırılan eski Osmanlı çarşısına çevirebilirsiniz.
Osmanlı Çarşısı veya Türk Çarşısı ( Отомански, Турска чаршија – Otomanski, Turska čaršija ):
Burası kentin tüm tarihi yapılarına ev sahipliği yapan Osmanlı mimarisini tamamıyla yansıtan alandır. Birçok Cami, han ve hamama ev sahipliği yapmaktadır. Öğleye kadar gezebileceğiniz ve alışveriş yapabileceğiniz dükkanlarla doludur. Ayrıca Makedonya’nın lezzetli yemeklerine de burada bulabilirsiniz. Çarşı Civarında herkes Türkçe konuşuyor kendinizi yabancı hissetmiyorsunuz bu durum gezinizi daha keyifli hale getiriyor. Çarşı içerisinde, Arasta Camisi, Çarşı camisi Kapan Han, Sulu Han, Kurşunlu Han yine gezebileceğiniz tarihi yerlerdendir.
Ulusal Makedonya Müzesi ( Музеј на Македонијa ):
Çarşıdan yukarı çıkarken Kapan Hanın üst tarafında, dışarıdan müze olduğu pek belli olmayan, otopark olduğunu sandığım eski bir yapıyı önün de Müze yazdığı için tesadüfen girdim içeriye. Giriş ücreti olarak sivil 100 (7,50 TL), öğrenci 50 MKD (3,75 TL) alıyorlar, fiyatlar değişebiliyor öğrenci kimlik kartımı gösterdiğim çoğu yerde giriş ücreti alınmadı. Makedonya’da severek gezdiğim, müzeler arasında eski ama içerik olarak en geniş olanıydı diyebilirim diğer müze ise Struga’da dondurulmuş hayvan müzesiydi. Ulusal müze Makedonya tarihinin günümüze kadar anlatıldığı bir müzedir. Gördüğüm kadarıyla Üsküp genelinde bulunan bütün okullar buraya öğrencilerini gönderip tarihleri ile ilgili bilgi sahibi oluyorlar bana göre Üsküp’te görmeden dönmemeniz gereken bir müze.
Mustafa Paşa Camii ( Мустафа-пашина џамија Mustafa-Pašina Đamija ):
Türk Çarşısından yukarı çıkarken, Makedonya Ulusal Müzesinin üst tarafında kalıyor. Çarşıyı tepeden gören bir yerde kalenin önündeki yol üzerine yapılmıştır. Yavuz Sultan Selim’in veziri Mustafa Paşa tarafından yapıldığı için bu ismi almıştır. Cami yapıldığı tarih olan 1492 yılından bu yana mimarisinde hiç değişiklik yapılmamış sadece 26 Temmuz 1963 yılında 6 şiddetindeki depremde hasar görmüş ve aslına uygun olarak restore edilmiştir. Ayrıca çarşıya bakan tarafta Mustafa Paşanın kabrinin bulunduğu yeri ziyaret edebilirsiniz.
Osmanlı Köprüsü – Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ( Taş Köprü ):
II. Murat zamanında yapına başlanıp, Fatih Sultan Mehmet Han tarafından bitiriliyor. Böylece tarihi kaynakların çoğunda Fatih Sultan Mehmet Köprüsü olarak geçmektedir. Vardar nehrinin üzerinde yapılmış ve dönemin ulaşımının sağlandığı, günümüzde ise kentin en önemli turistik yeri diyebilirim. Köprü yapıldıktan sonra Fatih Sultan Mehmet Han nehrin sağında ve solunda olmak üzere İki yüz bin askere köprü üzerinde bulunan mihraptan namaz kıldırdığı rivayet edilmektedir. Daha önce de bahsettiğim gibi tarihi ve kültürel savaş ülkenin her tarafında, her aşamasında devam ediyor, en basit örneği ise köprü üzerinde bulunan mihrap restorasyon aşamasında yıkılınca yeniden yapılmak istenmemesini sayabilirim.
Makedonya Meydanı (Плоштад Македонија):
Türk çarşısının bitiminden itibaren başlayıp Fatih Sultan Mehmet köprüsünü geçip yeni yerleşim yerinde biten çok geniş bir alan üzerine kurulmuştur. Türk tarafında bulunan II. Filip heykeli karşısında ise İskender bey heykeli karşınıza çıkıyor. Şehir merkezi olarak bilinen meydanda birçok müze ve çeşitli heykeller bulunuyor. Bu kadar çok heykel ile birlikte yeni yapılan binaların samimiyeti yansıtmadığını, kent merkezine çok soğuk ve yapmacık bir hava kattığını açıkça söyleyebilirim. Ayrıca Makedonya’nın tarihinde ( ki daha yeni kurulmuş bir devlet olarak) heykeli dikilecek bu kadar kişi var mı? Bilmiyorum. Araştırmak gerekir doğrusu. Bu kadar heykel ve yeni yapıların 550 yıl hüküm süren Osmanlı tarihini silme amacı taşıdığı açıkça belli oluyor diyebilirim.
Rahibe Teresa Evi (Спомен-куќа на Мајка Тереза):
Makedonya için önemli bir yer olarak karşımıza çıkıyor. Yazdığı mektuplar, Nobel barış ödülü, önemli kişiliğinin göstergesidir. Anı evi olarak düzenlendiği için ünlü kişilerle çekilmiş fotoğraflarının ve mektuplarının sergilendiği bir yerdir. Bu evin Makedonya devletine 2 Milyon Euro’ya mal olduğu söylenmektedir. Anı evinin giriş ücreti bulunmuyor. Nasıl giderim derseniz İskender Bey heykeline sırtınız verin tam karşınızdaki iki caddeden sol tarafta olanı takip edip ana caddeye çıkacaksınız, caddeyi karşıya geçince 100 m ilerde solda yapımı devam eden kiliseye, saat kulesine ve anı evine ulaşmış olacaksınız. Gezmeye değer mi? tamamen size kalmış diyebilirim dışarıdan görmek yeterli olacaktır diye düşünüyorum.
Aziz Ohrid Kliment Katedrali (Соборна црква):
Alışılmış kiliselerden farklı olarak yapılmış bir mimari ile karşınıza çıkmaktadır. Büyük kubbelerinin olduğu Ortodoks mimarisi ile yapılmış bir dini yapıdır. Makedonya’da bulunan Ortodoks kiliselerin arasında en büyüğü olduğu söyleniyor. Dünya üzerinde bulunan en büyük beş Ortodoks kiliselerini Ohrid yazımda kaleme almıştım hangileri olduğunu merak ediyorsanız buraya tıklayabilirsiniz.
Üsküp’ü bir günde gezebilirsiniz, biraz daha detaylı gezmek isterseniz iki gün yeterli olacaktır. Yazmadığım ama görmek isteyebileceğiniz Makedonya Takı ve Milenyum haçı bulunuyor. Ayrıca Vardar nehri üzerine iki tane korsan gemisi şeklinde restoran bulunuyor burada çay, kahve içebilirsiniz. Üsküp’te toplu taşıma araçları İngiltere’nin otobüslerine benziyor. Toplu taşıma araçlarının bilet ücreti 35 MKD ( 40 Kuruş ) biletleri araç içinde şoförlerden alıyorsunuz. Yolculuk süresince biletleriniz kaybetmeyin ceza ödemek zorunda kalabilirsiniz.
Taksi kullanacaksanız taksimetreyi açtırmayı unutmayın aksi takdirde fazla ücret ödemek zorunda kalacağınızı bilmeniz faydalı olacaktır sizin için. Üsküp’ü konaklama dahil ortalama 80 € gibi bir ücret ile çok rahat gezebilirsiniz. Otogar ve Tren istasyonu aynı yerde ve şehir merkezine yakın bir yerde bulunuyor. Otogardan istediğiniz yere gidebilirsiniz bende Kalkandelen (Tetovo) yolculuğum için biletimi aldım. Eğer yazımı okuyorsanız keyifli ve lezzetli yolculuklar dilerim sizlere :)))