Gezimin bir sonraki durağı olan Ohri’ye Makedonya sınırındaki taksilerle küçük bir pazarlıkla 20 € gibi bir rakamla ulaşıyorum. Şehir Makedonya’nın en güzel yerleşim yerlerinden biri olmaya namzet.
Göl ve tarihi mimarisi ile her mevsim turist cezbeden bir kent olarak karşımıza çıkıyor. 1395 yılına kadar çeşitli uygarlıkların egemenliğinde olan kent bu tarihten sonra Osmanlı İmparatorluğunun sınırlarına dahil olmuştur. Şehir Devlet-i Ali ile kültürel, ticari ve mimari olarak adeta yeniden inşa edilmiştir. Evlerin cumbalı olması mimari açıdan Şirince ve Safranbolu’daki evlere benzerliği Osmanlı mimarisinin en önemli tezahürüdür.
Ohri’de Osmanlı egemenliği 1912 yılında sona ermiştir. 517 yıl süren Osmanlı mirasının bakiyesi ise günümüze kadar gelen camiler ve kültürel varlıklardır. Ayrıca çarşıda bulunan asırlık Çınar da Osmanlı’nın izleri olarak görülmektedir.
Şehir, Balkan Ülkeleri arasında masmavi ve tertemiz gölü ile eşine az rastlanır, nadide bir yerleşim yeridir. Yüksek dağlarla çevrilen Ohri gölü eşsiz bir manzarası ile harika fotoğraflar çekebileceğiniz güzellikler sunuyor sizlere. Şehrin dört bir yanında suya girilebilecek yerlerin olması Ohri’nin diğer bir cezbedici özelliğidir. Ayrıca UNESCO Dünya mirası listesinde olması da bu güzellikleri taçlandırmıştır.
Kent merkezinde bulunan esnafının çoğu Türk ve dolayısıyla Türkçe konuşuyor. Hiç yabancılık çekmezsiniz; çünkü sıcakkanlı ve yardım severler, yardımcı olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Örnek vermek gerekirse Ohri’de sizlere tavsiye edeceğim döviz bürosu çarşıda Afko Exchange Office sahibi Türk. Belirttiğim üzre yardımseverlikte de sınır tanımıyor. Hem paramı çevirdi hem de gezip göreceğim yerler hakkında bir rehber edasıyla verdiği bilgilerle gezimin şablonu hazır hale geldi. Bir uyarı ve kat’i tavsiye: Her yazımda özellikle belirttiğim ve belirteceğim gibi gittiğiniz ülkenin para birimini mutlaka kulanın ve taksilerde taksimetreyi kesinlikle açtırın.
Ohri Kral Samuel Kalesi, King Samuel’s Fortress ( Тврдина цар Самоил ):
Kenti gezmeye önce kaleden başlayın. Kale, adından da anlaşılacağı gibi tepenin üzerinde hâkim bir noktada. İnşasına 10. Yüzyılın sonlarında başlanan kale 11. Yüzyılın başlarında tamamlanmıştır, şehri ve gölü tepeden izleyebileceğiniz ve gezi rotanızı çıkarabileceğiniz en güzel yerdir. Giriş için 30 Makedon Dinarı (1 €) alıyorlar.
İmaret Külliyesi ve Sinan Çelebi Türbesi, St. Clement’s – St. Pantelejmon Kilisesi :
Kale girişinden çıkıp sağ taraftaki patikadan aşağıya doğru 5 dakikalık bir yürüyüş sonunda çok geniş bir alan üzerine kurulmuş bu külliyeye ulaşıyorsunuz. 1948 yılında Türk Mahallesi olarak bilinen İmaret tepesi milli park ilan edilmiş böylece burada yaşayan Türkler başka mahallelere taşınmak zorunda kalmışlardır. İlerleyen yıllarda – 1967’de- UNESCO tarafından İmaret tepesi ve Sinan Çelebi Türbesi korumaya alınmış; ama ilginçtir ki İmaret Camisi bu kapsamda değerlendirilmemiştir. Cami 2000’li yıllarda yıkılmıştır.
Yıkılan İmaret Camisinin yerine yapılan bu kilise ibadete açıktır. İnşası devam eden manastırda Early Christian bazilikasının kalıntıları bulunuyor. Külliyenin kalıntıları ve bazilikanın olduğu yerlerde kazı çalışmaları devam ediyor. Kilise içinde satış yapılan yerden harita almanızı tavsiye etmiyorum fiyat olarak çok pahalı Ohri ve Makedonya haritası için 500 Mkd (8 €) gibi bir ücret ödedim.
St. Jovan Kaneo Kilisesi ( Црквата Св. Јован Канео ):
St. Klıment Kilisesinden çıktıktan sonra sol taraftan orman içerisinden aşağıya doğru indiğiniz zaman muhteşem bir manzara ile karışılacaksınız. St. Jovan Koneo Kilisesi, En güzel manzaraya sahip kiliselerden bir tanesi diyebilirim. Kilisenin bahçesinden Ohri gölünün maviliği ve güzelliğine bakmaya doyamayacağınız gibi güneşin batışını izleyebileceğiniz nadir yerlerden bir tanesidir. Koneo plajının üzerinde kayalık alana inşa edilmiştir. Ohri’de kesinlikle görülmesi gereken noktalardan bir tanesidir. Giriş 100 Mkd (8 €)
St. Bogorodica – Perivleptos/St. Clement ( Свети Богородица-Перивлепта / Свети Климент ):
St. Kliment Kilisesi Bizans Komutanı Progon Zgur tarafından 1295 yılında Tanrıları Perivleptos’un annesi kutsal Clement adına yaptırmıştır. Bu yapıt mimari açıdan Bizans dönemine yeni bir eğilim getirmiştir. 15. Yüzyılda St.Clement kilisesi yıkılmış kalıntıları Aziz Bogrodica Kilisesine taşınmıştır. Bu kiliseden ileriye doğru gidince Ss. Konstantine ve Helena Kilisesi ile karşılaşacaksınız. Küçük bir butik kilise, her gün için bir kilise yapıldığı dönemlerden kalan bir kilise olarak karşımıza çıkmaktadır.
St. Sofia Kilisesi, St. Sofia Church, (Свети Софија Црква ):
11. Yüzyılda yapılan eski kilise, kalıntıları üzerine yine aynı yüzyılda Başpiskopos Leo tarafından yaptırılmıştır. Makedon Ortodoks kilisesidir. Osmanlı’nın bölgeyi fethetmesinden sonra Camiye çevrilmiş ve minare yapılmıştır. Ohri’de korunup günümüze gelen en eski ve en büyük kilisedir. St. Sofia kilisesi aynı zamanda Dünya üzerinde bulunan beş Ortodoks kilisesinden bir tanesidir. Bu kiliselerden en büyüğü İstanbul Ayasofya Camii’dir. Diğerleri Selanik-Yunanistan, Kiev-Ukrayna, Sofya-Bulgaristan’da bulunmaktadır. Bu kilisenin avlusuna girince Türkçe bilen bir rehber geliyor ücret olarak (15 – 20 €) karşılığında kilisenin tarihi hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
Yaşlı Çınar Ağacı:
Yemekten sonra çarşının sonunda yaşlı çınar ağacını görebilirsiniz. Osmanlı imparatorluğunda fethedilen her yere diktikleri çınar ağaçlarından bir tanesidir. Çok fazla bir esprisi yok; ama gelmişken görmeniz tavsiyemdir.
Ohri’nin gece hayatı yaz aylarında çok hareketli oluyor sezon dışında ise sakin sessiz bir kent halini alıyor. Her mevsim ayrı bir güzelliği vardır; ama sonbaharın karakteristiği renk cümbüşünde güzel kareler yakalama fırsatınız var.
Ohri’de gün batımını izlemeden, dondurma yemeden ( Korzo, Çarşı’da yaşlı çınarı geçince elli metre ilerde sağda ) gece kenti izlemek için sazlık tarafına gitmeden ve Ohri incisinden yapılan takılardan almadan, Ohri alabalığı yemeden ( avlanması yasak olduğu için çok nadir bulunuyor) bu güzel kentten ayrılmayın.
Ohri’den Üsküp ( Skopje ) gitmek isterseniz, her gün midibüsler var akşam en son 20.30 – 21.30 da son seferleri bulunuyor. Tek yön biletin ücreti 450 Mkd 8 € tutuyor. 3 – 3,5 saat süren bir yolculuk sonrasında Üsküp’te oluyorsunuz. Gündüz yolculuğu yaparsanız eğer önce Gostivar sonra Tetova’yı ( Kalkandelen ) görüp öyle Üsküp’e geçmeniz size çok fazla vakit kazandıracaktır.
Keyifli ve lezzet dolu geziler dileriz.